Sevdiğim kadın bu günün tarihini hatırladın mı?.. 51 yıl önce de, bu gün gibi 14 Ağustostu ve bu günde 14 Ağustos. Ama takvim sayfalarında sadece yılar değişti, benim sana olan sevgim, sevdam değişmedi, hala aynı hatta daha ileri.
Evet hatırladın değil mi bu tarihi?..
Yılardır seni sana yazmıştım ya hani?.. Bitirememişim... Hala bitmiyor, her ne kadar yazsam da…
Bugün yine kâğıdı kalemi aldım elime, seni sana yazıyorum tükenmeyen sevgimle, özlemimle…
Galiba en zoru anlatmak... Belki de o yüzden yazıyorum bu satırları...
Sana sevgimi anlatmak zor!.. Zor her bakışında yüreğimden havalanan kuşların kanat seslerini anlatmak zor... Zor, zor ama yanında olmak ve gözlerinin içine bakmak ve o eşsiz duygulara adım atmak bütün zorluklara değer ve değdi doğrusu...
Her bakışında kanatlanan kuşlara aldırmadan gözlerine bakmak bir ömür boyu...
Anlatmak zor biliyorum sevgili, ama sen beni anlıyorsun... Sevgiyi anlatmanın zorluğunu da biliyorsun...
İşte bu anlatamama zorluğundan olsa gerek:
“Bugün yine seni sana yazıyorum bir tanem... ne özlem ne bekleyiş… bugün sana yazacaklarım belki yorgunluk, belki tükenmişlik… Ne dersen de...
Bugün yine seni sana yazıyorum bir tanem... ne kızgınlık ne kırgınlık… bugün sana yazacaklarım belki keder, belki kader… Ne dersen de...
Bugün yine seni sana yazıyorum bir tanem... ne mutsuzluk ne umutsuzluk… bugün sana yazacaklarım belki aşk, belki bir demet hüzün… ya da bir ömrün içinde geçen 51 yıl… Sen ne dersen de...”
Birlikte olduğumuzda günler o kadar çabuk geçiyor ki, ilk tanıştığımızdan bu yana yılların ne kadar çabuk geçtiğini ve evlendiğimiz güne tekrar geldiğimizi fark etmiyoruz bile. Bana bu kadar mutluluk ve koşulsuz sevgi verdiğin için sana minnettarım.
“Öperken besmele çektiğim…
Severken Ya Rabbi şükür dediğim…
Uğrunα ömrümü helal ettiğim…
Kirpiğine kâinatı değişmediğim...
Söyle bana hangi çiçeğin özü, hangi şiirin can alıcı sözüsün?..
Sen hangi sevabımın nurusun ki, gönlüme düşünce vazgeçilmezim oldun…”
Seninle geçen her yıl bana bir gün, hatta bir saat gibi. Dün gibi belki ama az önceki gibi kısacık sanki…
Biz kendi dünyamızı kurmak için çok çabalar verdik, acısıyla tatlısıyla uzun yıllar geçirdik. Ama her zaman el ele diz dize, her zaman her şeye inat birlikteydik. Ben istiyorum ki ömrümün sonuna kadar bu çabaların mükâfatı olarak senin gülüşünü göreyim, son nefesimi verene kadar o güzel yüzüne uyanayım. Eşim olduğun için, beni böylesine güzel sevdiğin için minnettarım…
Karım, sevdiğim, çocuklarımın, gelin kızlarımın annesi, torunlarımın babaannesi, evimin solmayan gülü, her yıl evlilik dönümümüzde seninle bir yıl daha geçirdiğim için kendimi dünyanın en şanslı insanı sayıyorum.
Ömrün bereketli, evliliğimiz daim, evlilik yıldönümümüz kutlu olsun canım. Her günümüzü her an bitmeyecekmişçesine seninle yaşamak istiyorum. Bana sonsuza kadar ‘evet’ dediğin ve hayatımın bir parçası olduğun için sonsuz teşekkürler aşkım. Mutluluğumuzun bir ömür boyu sürmesi dileğimle güzel karıcığım… Seni seviyorum ve sonsuza dek seni seveceğim!..
Seni seven eşin, hayat arkadaşın
Ömer Sabri KURŞUN
Dipçe;
Evlilikte yarım asrı geçmek için naçizane tavsiyelerim:
Tecrübe çok önemli bir yol göstericidir. Paha biçilmez bir değerdir. Yaşadıklarımız ve onların bıraktığı izler, acılar çekerek öğrendiğimiz, üzerinde düşünerek bir karara vardığımız anlar, dakikalar, saatler ve günler tecrübelerimizi oluşturur…
Evliliği hayatınızı baştan sona değiştirecek bir olay gibi görmemek lazım. Ufak değişikliklere sebep olsada evlilik, ortak bir hayat için sadece ilk adım.
Evlilik mukaddes bir yuvadır. Hepiniz başka başka ailelerden geldiniz, birbirinizle tanıştınız. Cenabı Allah kalplerinize bir sevgi vermiş. Bu sevgi özel bir sevgidir.
Peki bu sevgi nereden doğuyor?..
Cenabı Allah'ın bir mucizesidir bu. Çünkü evlilik mukaddes bir birleşmedir. Cenabı Allah bu evliliği nasip ediyor. Bu sevgiyi kalbinizde duyarak evliliğin mukaddes bir yuva olduğunu hiçbir zaman unutmayın…
Öncelikle insanın olduğu her yerde çatışma vardır. Çıkan çatışmalar her zaman problem olarak nitelendirilemez.
Hiç bir evlilik, sorunlardan muaf değildir. İyi bir evlilik, sorun beklemeyen ama sorunlara karşı zihnen hazır olunan evliliktir.
Evliliğin ömür boyu güllük gülistanlık geçeceğini düşünmek yanlıştır. Ufak tartışmaların, anlaşmazlıkların üstünü örtmek yerine olgunlukla çözüm bulmaya çalışmak gerekir.
Çünkü evlik teknesine binip evlilik okyanusuna açılınca sanmayın ki okyanus hep sakin süt liman. Zaman zaman fırtınalar çıkabilir. İşte önemli olan bu fırtınalarda ya siz ya da eşiniz dümeni eline alıp tekneyi sakin bir limana yöneltmeli. Kaptanın kim olduğu önemli değil önemli olan tekne ve teknenin sizle beraber kurtulması… Kaptanı usta olmayan gemiye, her rüzgâr kötüdür…
Her koşulda birbirinize saygı gösterin… Birbirinizi affetmeyi öğrenin… Eşinizin iyi yanlarını olumlu özelliklerini görmeye gayret edin…
Evliliğinizin monoton olmasını istemiyorsanız mum ışığında yiyebileceğiniz akşam yemeklerinin sayısını arttırmalısınız.
Yeni evli gençlerimize en büyük tavsiyem birbirinize karşı sevgi, saygı, sabır ve sadakattir…
Sevgiyle, sevdiklerinizle tüm kirlenmişliklerden uzak, mutlu gülen bir yüzle, sevin, sevilin, hayat sevince güzel ve diyelim her bir cümleye; atalarımızdan emanet aldığımız bu Vatanın sahipleri yalnızca bu Vatanı karşılıksız seve bilenlerdir…
Gönül soframdan gönül sofranıza muhabbet olsun… Mutlu, umutlu, sağlıklı, acısız, gözyaşsız güzel bir hafta dilerim. Hoş kalın, hoşça kalın, sevgiyle hep dostça kalın, bir yerlerde bir gün görüşmek ümidiyle…