PAYLAŞMAK

Dünyada en çok okunanlar listesinde her zaman yer alan “Küçük Prens” kitabında der ki; kıtlık ekmeğin paylaşılmasına yol açar. Ekmeğin paylaşılması ise ekmekten daha tatlıdır!..
Paylaşmak denince akla gelen ilk şey; bizde olanı başkasına vermek onu bölüşmektir. Bu sebeple paylaşma aynı zamanda yardımlaşmanın önemli bir parçasıdır. Bizde güzel etkiler bırakan altını çizdiğimiz en sevdiğimiz kitabı paylaşırız bazen bir dostumuzla, bir simidi martıyla paylaşırız, sevgimizi paylaşırız sevdiklerimizle, üzüntümüz, mutluluğumuz olur bazense paylaşılan…
Kısacası hayatın her anında ve saniyesinde diğer insanlarla etkileşimde bulunarak paylaşımda bulunabiliriz.
Peki paylaşmak önemli bir değerler eğitimi kavramıyken, bir erdemken bizler paylaşma konusunda gerekli hassasiyeti gösterebiliyor, çocuklarımıza ya da arkadaşlarımıza güzel bir rol model olabiliyor muyuz?..
Kaçımız bu konuyla ilgili öz eleştiri yapabiliyoruz? Sahi en son ne zaman paylaştınız ekmeğinizi bir fakirle, zamanınızı ne zaman paylaştınız sevdiklerinize? Bölüşmenin, bölüştükçe çoğalmanın hazzını ne zaman yaşadınız?..
Ne demekti paylaşmak?..
Sana ait olanı, senin rızanla bir başkasıyla bölüşmek...
Ya sana ait olan duyguyu birisiyle bölüşmek...
Şöyle ki:
Acım var göğsümde, gel bölüşelim...
Utancım var içimde onu da bölelim...
Sevgim var yüreğimde, yarısını da sana vereyim...
Yaşamın güzelliği, doğruluğu, anlamı, tadı, tuzu yalnız yaşamamaktan geçer.
Ne güzel söylenmiştir; yalnızlık Allah’a mahsustur...
Ancak paylaşırsak yalnızlığı yok ederiz. Yalnızlık sadece başka bir insanın varlığı ile yok olur. İnsan yaşamını bir başkasıyla paylaşınca insanca yaşamı yakalar. Bir başka açıdan bakıldığında da, paylaşmak belki de hayatın anlamıdır.
Bu küçücük kelimede mutluluk iksirinin gizlendiğini düşünüyorum. Bilgelik yolunda da ilk adımlar var sanki...
Bir lokmayı paylaşırcasına, acıları paylaşarak onlara meydan okumak ve sevinçlerin, mutluluklarının artmasını sağlamak, sevdiğimiz bir dostumuza, arkadaşımıza, komşumuza onu sevdiğimizi söyleyerek, davranışlarımıza yansıtarak paylaşmak onu mutlu etmenin en kısa yoludur belki de.
Dünyamızı, şehrimizi, kasabamızı, köyümüzü, evimizi, kültürümüzü kısaca evrende sahip olduğumuz her şeyi, bu dünyada yolcu olduğumuzu unutmadan paylaşmalıyız...
Paylaşmak dendiğinde insanların aklına hemen maddi şeyler geliyor. Bu güzelliğin içinde mutlaka bu da var ama önce insanların yaşamını, sevinçlerini, acılarını, dertlerini, yalnızlıklarını paylaşmak gelir. Başkasının acısını paylaşmak kadar insana huzur veren, manevi bir haz yoktur. Bir ölüm acısını paylaşmak ne yüce bir davranıştır.
Yaşamı anlamak dışa dönük bir yolculuktur. Bizi başarı, yaratıcılık, başkalarına yararlı olmak ve alçak gönüllülüğe götürür. Yaşamımızı başkaları ile paylaşmak bu yolda bize tecrübe, bilgi, yeni düşünce pratikleri kazandırır.
Kendimizi anlamak içe doğru bir yolculuktur. Bizi huzura, aydınlanmaya, kendimize ve Tanrı’ya güvene götürür. En zor yolculuk budur. Güvendiğimiz dostlar ile bu yolculuğu paylaşmak yolu kısaltır. Paylaştıklarımız bu kişilere de öngörü, tecrübe ve aydınlanma kazandırır.
İnsanı anlamak ise insan ilişkilerinin yolunu açar. İnsanı anlamak hem içe hem dışa yönelik zor bir yolculuktur. Gidiş-geliş zorunluluğu vardır. Bizi uyuma, mutluluğa, olumlu ilişkiler dengesine, bilgeliğe taşır. Paylaşmak da bu dik yokuşu tırmanmamızı kolaylaştırır.
Belki de hayatın anlamı bu küçücük kelimede gizli.
“Paylaşmak...”
Bir dilim ekmeği, bir yudum suyu, bir nefes havayı...
“Paylaşmak...”
Üzüntülerimizi, dertlerimizi, sevinçlerimizi...
“Paylaşmak...”
Biliyoruz ki, acılar paylaştıkça azalır; mutluluklar paylaştıkça artar. Acılarımızın azalması, mutluluklarımızın artması için paylaşmak hayatı...
Sevgiyi, aşkı paylaşmak…
Eğer bir dostumuzu, bir arkadaşımızı, bir öğretmenimizi seviyorsak ona sevdiğimizi söylemek paylaşmanın diğer adı belki de...
Paylaşmak dünyayı, yeryüzünü; ağaçları, kuşları, buram buram bereket kokan toprağı...
Yolu sevgiden geçen bütün insanlarla aynı sofrayı paylaşmak… Bir dağ başı yalnızlığında rüzgârın elini sıkmak onlarla, güneşin tebessümünü karşılamak…
Çiçekleri paylaşmak… Yeni açmış bir gülün yaprağındaki masum katreciklere bûse kondurmak bütün insanlarla…
Ve bilgiyi paylaşmak...
Bir meslek dalındaki insanlar arasında bilgi paylaşımı ne kadar artarsa, mesleğe ait ortak bilgi birikimi ve dolaylı olarak insanlığın yaşam kalitesi de o kadar artacaktır.
Paylaşılmayan bilgi, bilgi değildir.
Bildiğimiz bir bilgiyi paylaşmak bilgiyi taze tutar.
Karşımızdakine bir şeyler katmak içindir.
Bazı bilgilerimiz doğuştan, bazıları ise sonradan kazanılan bilgidir.
Bazı konuşmalarda , gazete ve internet sitelerinde makale yazarak bilginizi paylaşabilirsiniz yeter ki isteyin.
Bilgi paylaştıkça çoğalır.
Bilgiyle genişleme hep sonradan eklenendir. Bilgiyi paylaşmak ufku genişletir.
Bilgi bebek gibidir içte oluşur dışta gelişir ve siz onu büyütürken başarınızda sizi büyütür.
Bilgiyi paylaşmak sadece biz ve kendimiz için değil ülkemiz içinde yararlıdır.
Bilgi sadece bizim işimize yararsa başkaları faydalanamazsa işte o zaman bilgi, bilgilikten çıkıp bencilliğe dönüşür...
Ve duyguları paylaşmak…
Duyguların gönüllerde açan çiçekleri olan şiirleri paylaşmak…
Şiirlerin beyaz köpüklerinde yıkamak paylaşmaya korktuğumuz bütün günahları.
Dostumuzun kalbine gidecek bir yol bulamıyorsak, şiirin basamaklarından gökyüzüne çıkıp güneş ışıklarıyla birlikte inmek kalbine…
Sihirli sepetimize bütün yıldızları toplayıp sevdiğimiz insanın saçlarına takmak.
Yani, paylaşmak gökkuşağını… Paylaşmak yıldızları…
Ve dünyanın bütün çiçeklerini paylaşmak Çiçeklerin rengârenk dünyasında, onlarla birlikte boyamak solmaya yüz tutmuş düşlerimizi. Hayal kırıklıklarından ümit merdivenleri kurmak hayatın kalbine…
Bir avuç gül tohumu serpiyoruz gökyüzüne. Birazdan gökkuşağın da güller açacak…
Paylaşmaya hazır mısınız?..
Yaşamımıza doğru ve güzel bir anlam katmak adına unutmayalım ki, paylaşmak mutluluktur... Paylaşmak erdemdir...
Hayatı tek başımıza mı yaşıyoruz? Elbette hayır. Her birimiz ailemizin, toplumun parçalarından biriyiz. Hayat bir zincirse biz de bu zincirin kopmaması gereken birbirine bağlı halkalarıyız. Bize düşen bu zincirin halkaları zayıfladığında umursamaz olmak değil, zayıflayan halkaları el birliğiyle güçlendirmektir...
Hadi kahveni al, otur bir köşeye. Ruhumuzu keşfe çıktık, sen de katıl bu serüvene...
Kim; Barış adına, Sevgi adına, İnsanlık adına yoklama alırsa, Ben; ‘Buradayım’ her zaman ve her an...
Sevdiklerinizle tüm kirlenmişliklerden uzak, mutlu gülen bir yüzle, sevin, sevilin, hayat sevince güzel ve diyelim her bir cümleye; atalarımızdan emanet aldığımız bu Vatanın sahipleri yalnızca bu Vatanı karşılıksız seve bilenlerdir…
Mutlu ve umutlu, acısız, gözyaşsız günler dilerim. Gününüze aydınlık, hayırlar ve bereket dolsun. Gönül soframdan gönül sofranıza muhabbet olsun… Hoş kalın, hoşça kalın, hep dostça kalın, bir yerlerde bir gün görüşmek ümidiyle…
#öskurşun#
(bugün ki yazım netten alıntı bazı cümlelerle, renk olsun, Gökkuşağı'nı tamamlasın diye desteklendi. Alıntı yaptığım kalemlere teşekkür ederim)