19 MAYIS ATATÜRK'Ü ANMA, GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI

Değerli değerli Gençler, Hanımefendiler, Beyefendiler.
Millî mücadele içerisinde “19 Mayıs 1919”
Bugün Türk'e bir şeref, tarihlere bir ündür,
Tutsaklıktan Türklüğün kurtulduğu ilk gündür...
Atatürk’ün gençliğe armağan ettiği ve “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kutlanan 19 Mayıs tarihinin önemini daha iyi anlayabilmek için Atatürk’ün 16-19 Mayıs 1919 tarihleri arasında gerçekleştirdiği İstanbul-Samsun yolculuğunu bir kez daha hatırlamamız gerekir. İşte bu nedenle Samsunda yaşayan dostlarıma hep şunu derim; Güneşimizin doğduğu kentteki yaşayan kardeşleri, dostlarım. Çünkü Türkiye Cumhuriyetinin başlama günü Gazi Mustafa Atatürk Samsuna ayak basarak vatanımızın üzerine yepyeni bir güneş gibi doğmuştur…
19 Mayıs 1919 tarihi, Türk milletinin tarihinde bir büyük geleceğin ve inkılâbın ilk adımı ve başlangıcı olması münasebetiyle bayramlaşarak ölümsüzleşmiştir. 19 Mayıs 1919, Şark Meselesi adı altında yok edilmek istenen Türk milletinin âdeta yeniden var oluş destanının yazılmaya başlandığı bir tarihtir. 19 Mayıs 1919, Millî Mücadeleyi, millî bağımsızlığa dönüştüren, geri kalmışlığı, sömürüyü, bağımlılığı kıran, Türk milletini tam anlamıyla bağımsızlaştırma, geliştirme, çağdaşlaştırma ve demokratikleştirmeye sevk edecek olan sürecin bir başlangıcıdır.
Toplumların hayatında sevinç ve gururla kutlanan günler vardır. Bunun yanında üzüntü duyduğu ve felaketlerin yaşandığı anları da bulunmaktadır. Her iki durumda da insanlar birbirine daha çok yaklaşır ve o toplumda millî bilinç kuvvetli şekilde hissedilir. Bu sebeple tasa ve kıvançta birleşebilen milletler dinamik şekilde birbirine kenetlenir. Böylece toplumu birbirine bağlayan millî günler kültürel olarak daha çok ön plana çıkar. Özellikle devleti yönetenler tarafından değil de toplumun içinden ve kendiliğinden ortaya çıktığında anlamı daha fazla olmaktadır (Akbulut, 1995). Bununla birlikte iktidarların yasallığını ve devamını sağlamak adına kullandıkları bir araç olarak millî gün ve bayramlar o ülkenin yönetim biçimini de yansıtmaktadır. Bu sayede devleti yöneten iktidarlar ile halkın bütünleşmesi sağlanır ve bunun sonucunda bir millî kimlik oluşur (Uzun, 2010).
Türk milletinin tarihine baktığımızda üzüntü, yas, kıvanç ve onur duyacağı zamanları vardı. Bu günlerde dini inançlar ve geleneklere göre oluşan törenler ortaya çıkıyordu. İktidarın yönetim sistemine göre farklılıklar gösterse de ana hedef devlet-millet kaynaşmasıydı.
İşte bu nedenle her yıl 19 Mayıs tarihinde kutlanan, Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin resmi bayramıdır 19 Mayıs. 19 Mayıs 1919'da Mustafa Kemal Atatürk Bandırma Vapuru ile Samsun'a çıkmıştır ve bu gün, İtilaf Devletleri'nin işgaline karşı Türk Kurtuluş Savaşı'nın başladığı gün kabul edilir
Atatürk’ün ölümünden yaklaşık beş ay önce resmi bir bayram olarak kabul edilmiştir. Atatürk yalnızca 1938 yılında yapılan kutlamalara katılmıştır…
Uzun yıllar "Gençlik ve Spor Bayramı" adıyla kutlanan bayram, Atatürk Yılı kabul ve ilan edilen 1981'de dönemin Devlet Başkanı Kenan Evren tarafından yapılan değişiklikle "Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı" adını almıştır…
Üzerinden 105 yıl geçen 19 Mayıs 1919 tarihi, Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihindeki dönüm noktalarından biridir. Atatürk’ün Samsun’a ayak bastığı tarih olan 19 Mayıs aynı zamanda “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kutlanmaktadır. Atatürk Millî Mücadele sıralarında Türk milletini ileri götürecek olanların ve köhnemiş fikirlere karşı gelecek olanların genç fikirler olduğunu görmüştü. Bu nedenle de “gençlik” kavramı Atatürk için ayrı bir önem taşımaktadır. Atatürk gençlerden sık sık bahsederken, yaş sınırı dışında fikri olarak gençliği yani, fikirde yeniliği ifade etmiştir. O’nun şu sözü çok anlamlıdır: “Genç fikirli demek, doğruyu gören ve anlayan gerçek fikirli demektir.”
Atatürk’ün gençliğe armağan ettiği ve “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kutlanan 19 Mayıs tarihinin önemini daha iyi anlayabilmek için Atatürk’ün 16-19 Mayıs 1919 tarihleri arasında gerçekleştirdiği İstanbul-Samsun yolculuğunu bir kez daha hatırlamamız gerekir.
19 Mayıs 1919 Türk milleti için büyük ve önemli bir dönüm noktasıdır. Çünkü 19 Mayıs 1919, bağımsızlık savaşımızın başlatıldığı önemi büyük olan bir gündür. Çünkü 19 Mayıs 1919, Birinci dünya Savaşından sonra topraklarımızın yabancı işgalinde bulunduğu günlerde Mustafa Kemal Atatürk'ün çözüm arayışı içinde Bandırma vapuru ile Samsun'a çıktığı tarihtir. Çünkü 19 Mayıs 1919 tarihi, milletimizin, büyük onur ve asaleti ile Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün liderliğinde, tarih sahnesinde bir kez daha şahlanarak tam bağımsızlığını elde etmek için çıktığı yolda kesin zafer kazandığı günlerin başlangıç noktasıdır.
“Ben Samsun’u ve Samsun Halkını gördüğüm zaman, memlekete ve millete ait bütün düşünce ve kararlarımın yerine getirilebileceğine dair bir defa daha kuvvetle inanmıştım.
Samsunluların hal ve durumlarında gördüğüm gözlerinden okuduğum vatanseverlik ve fedakârlık; ümit ve tasavvurlarımı olumlu bir inanca götürmeye yetmişti. ( K. Atatürk )”
19 Mayıs 1919 tarihi Ulusal Kurtuluş Savaşımızın başladığı ve büyük bağımsızlık meşalesinin yakıldığı gündür. 19 Mayıs aynı zamanda Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’mızdır.
19 Mayıs; 1981 yılından başlayarak «Atatürk’ü Anma Günü» olarak da kutlanmaya başlandı. Atatürk bir söyleşi sırasında: «Ben 19 Mayıs’ta doğdum» demiştir.
Mustafa Kemal gibi düşünebilmek; işçisiyle, memuruyla; öğrencisiyle, öğretmeniyle; genciyle, yaşlısıyla Mustafa Kemal gibi düşünebilmek…
Uygarlık yolunda ilerlediğimiz 21 yüzyılda ileriyi görebilen ve daha ileriye gitmeyi amaçlayan, yeni nesiller yetiştirmek, Mustafa Kemal gibi düşünebilmenin ilk adımıdır
Bu adımı atarken, yeni neslin geçmişini iyi bilmesi ve özümsemesi gerekmektedir Bunun içindir ki her fert üzerine düşen sorumluluğun bilincinde olmalıdır.
Gerçekte ülkenin yönetimini devralacak, geleceğimizi yönlendirecek, uygar ve saygın bir ulus olma bilincini daha da pekiştirecek gençler, Ulu Önder Atatürk’ün İlke ve Devrimlerinin ışığında ilerlemelidir
Bilinmelidir ki 1920–1938 yılları arasında sağlanan gelişme ve değişmeler hem milletin birbiriyle kucaklaşması, hem de çağ ile yarışmak düşüncesiyle doğmuştur Uygulanması da milletin çağdaşlaşmaya katılması ve ona katkıda bulunması şeklinde gerçekleşmiştir
Atatürk’ün Türk milletini büyük bir atılıma hazırladığı ve yönlendirdiği yüzyılda Avrupa ve Asya’nın pek çok ülkesinde totaliter rejimler veya diktatörlükler bulunuyordu Böyle bir dünyada o yabancı bir gazetecinin sorusuna “Ben kalpleri kırarak değil, kazanarak hükmetmek isterim” diye cevap vermiştir.
Aynı çağda yaşayan, gerek kendi milletleri, gerekse dünya için endişe ve korku kaynağı olan bazı liderler, bu gün ya unutulmuş ya da kötü miraslarıyla anılır olmuştur.
Atatürk ise, sevgi ve saygı uyandırarak Türk milletini çağ ile tanıştırmaya gayret edip varlığını teminat altına almaya yöneltmiştir. Yalnızca 19 Mayıslar değil, düşünce ufkumuzda Atatürk’ün mücadele azmi, bizlere yüklediği sorumlulukları ve gösterdiği hedefler asla unutulmamalıdır…
Ülkemizin en zor anında bile düşünüp ortaya koyduğu milli hedef ve stratejilerin hatırlanması, bu tür çabaların anlam ve değerinin çok iyi bilinmesi gerekmektedir
Ancak bu şekilde ulu önderin kutsal emanetini gelecek çağlara ve nesillere ulaştırabiliriz
Ünlü bir devlet adamının dediği gibi “Atatürk gibi insanlar, bir nesil için doğmadıkları gibi, belli bir devre için de doğmazlar; onlar önderlikleriyle yüzyıllarca milletlerin tarihlerinde hüküm sürecek insanlardır”
İçinde bulunduğumuz şu süreçte, yurdumuz üzerinde dönen felaket fikirlerine geçit vermeden ve Ulu Önder Atatürk’ün yolundan çıkmadan dimdik ayakta durmalıyız. Hiç bir oyuna gelmeden, milletçe tuzaklara düşmeden sımsıkı kenetlenerek Türkiye Cumhuriyeti’ni ayakta tutmalıyız.
Sevgi, saygı, hoşgörü ve uzlaşma ortamı içinde üstesinden gelinemeyecek bir sorunun bulunmadığını unutmamamız gerekir. Birlik ve bütünlüğümüze yönelik her türlü saldırı veya tehdit karşısında daha fazla kenetlenerek hiç bir kimsenin, hangi amaçla ve ne şekilde olursa olsun, huzur ve güvenliğimizi bozmasına fırsat vermemeliyiz.
Ay yıldızlı bayrağımızın altında hepimizin bir ve bütün olarak yaşamasına imkân sağlayan demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetidir.
Unutmayınız ki: her 19 Mayıs’ta, Samsun’dan, elden ele Ankara’ya koşturulan bayrağımız, rengini, siz asil Türk evladının damarlarındaki asil kandan almaktadır…
Unutmayınız ki “Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır”
Kısacası vermeye çalıştığım bu bilgiler; Türk Milleti için bir dönüm noktası oldu ve kurtuluşun başlangıcıydı. Millî Mücadele’yi başlatmak üzere Samsun’da Anadolu topraklarına bastığı 19 Mayıs 1919 tarihinin önemi nedeniyle de 19 Mayıs’ı Türk gençliğine armağan etti. Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi gençlik kavramı genel anlamda fikirlerdeki yeniliği anlatmaktadır.
Atatürk “Gençler! Benim gelecekteki emellerimi gerçekleştirmeyi üstlenen gençler! Bir gün bu memleketi sizin gibi beni anlamış bir gençliğe bırakacağımdan dolayı çok memnun ve mesudum”(6)derken Türk gençliğine olan güvenini de anlatmıştır.
Atatürk’ün şu sözleri hepimiz için bir rehber olmalıdır: “Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu kâfidir”(7)demiştir. Atatürk’ü anlamak, yaşadıklarını ve fikirlerini bilmekle mümkündür. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında yaşanan zorlukları her zaman göz önünde tutarak, 19 Mayısları Atatürk’ün emanetine daima sahip çıkarak kutlamalıyız.
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, iyi ki bizimleydin, iyi ki bizimlesin ve bizimle var olacaksın…
Bu duygu ve düşüncelerle, sözde değil, özde, Ulu Önderimizin gösterdiği hedefe hiç durmadan yürüyeceğimize bir kez daha söz verirken, dünya tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir vatan müdafaasının destanını yazan, başta Türkiye Cumhuriyetin banisi Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere aziz ve kahraman şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyor ve şükranlarımı sunuyorum...
Gençlerimizin, tüm ulusumuzun, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramını tebrik ediyor, selam sevgi ve muhabbetlerimi iletiyorum…
19 Mayıs 2024
Ömer Sabri KURŞUN